Milano'da Hayat: Coronavirus Günlükleri - 2
- Hande Yazar
- 21 Mar 2020
- 5 dakikada okunur
Coronavirüs ile Milano’da Neler Oluyor?
Milano’da karantinanın 14. günündeyiz. Ne yazık ki her gün katlanarak artan vaka sayısı ve dalga dalga gelen kötü haberler yeni hayatımızın bir parçası; her sabaha yeni bir kısıtlamayla uyanıp başımızı yastığa koymadan önce o gün için açıklanan sayıyı öğrenip uykuya dalmak günün rutini haline geldi. Alışmak değil kesinlikle.. Insan zaten nasıl alışır böyle bir şeye?

Daha iki üç hafta öncesine kadar alıştığımız tempoda, özgürlüğümüz elimizde, sağlığımızdan şüphe etmeden dışarıda kahkahalarla zaman geçirirken; tepetaklak olan günlük düzenimizle, daha önce böyle bir kısıtlamayla karşılaşmamış bir jenerasyon olarak, kendi sağlımızdan çok çevremizdekileri düşünür olduk. Ya da ben en azından düşündüğümüzü umut ediyorum...
Geçtiğimiz Perşembe günü TRT Avaz Avrasya Bülteni’ne ve Cuma günü ise TRT Haber’in öğle haberlerine konuk olup İtalya ve Milano’daki durumun ciddiyetinden, günlük hayatlarımızdan ve yetkililerin son açıklamalarından elimden geldiğince bahsettim (linklerini sayfanın en altında bulabilirsiniz). İlk kez bir canlı yayına konuk olmanın verdiği stresle tabii kelimeleri unuttum, cümlelerimi yuttum ama umuyorum ki en azından izleyenlere bir parça da olsa dokundum.. Programın ardından, uzun bir zaman sonra anneannemle telefonda konuşma fırsatı buldum, ama ne yazık ki gülerek, özlem gidererek değil, karşılıklı ağlaşmamızı dindirmeye çalışarak geçirdik konuşmamızı. Ailenizden ve sevdiklerinizden uzakta olmanın en kötü kısmı meğersem buymuş. Zor durumlarda, çaresiz kalmak. Eve dönmemenin onlar için daha iyi olacağını, sevdiklerine sarılıp ‘Bunu da birlikte atlatacağız’ diyemeyeceğini bilerek, sadece uzaktan birbirini teskin etmek.. ‘Ben iyiyim, ben evdeyim, ben olayların merkezinde olsam da belki de şu anda en güvenli yerdeyim.’
Arkadaşlar, sadece sizlerin sevdikleri değil, bizlerin de aileleri ve sevdikleri sizlere emanet.. Bunun için de devletin yaptırımları beklenmeden kişi kendi kendine bilinçlenmeli, kendi kendine önlemler almalı.
LÜTFEN..
* Evinizden dışarıya çok gerekmedikçe çıkmayın.
* Markete çok sık gitmeyin. Gittiğinizde eldiven kullanın ve kullanılmış eldivenleri hemen çöpe atın. * * * Markete gittiğinizde tabii ki de alışverişinizi abartmayın ama yine de depolamaya çalışın böylelikle sık sık markete gitmek durumunda kalmazsınız. Hatta imkanınız varsa internetten evinize teslim sağlayın.
* Kişisel temizliğinize çok dikkat edin. Artık hepimizin de ezberlediği gibi, ellerinizi yıkayın!
* Kendinizi izole etmeye çalışın, dolayısıyla başkalarıyla görüşmelerinizi olabildiğince kısıtlandırın hatta sıfıra indirin.
* Karantina sürecinde evde kalmak demek, evi insanla dolup taşırmak demek değildir, ya da ev gezmesine gitmek demek de değildir. Karantinada evde kalınır, dışarıyla bağlantı en en en aza indirilir, sadece ihtiyaç anlarında (eczane ya da market gibi) dışarı çıkılır.
Peki Milano’da hayat nasıl devam ediyor?
Evden dışarı nasıl çıkılıyor?
Şu anda ülkece sokağa çıkma yasağı altındayız. Sadece acil ihtiyaçlar halinde dışarıya çıkılabiliyor; bu da market ve eczane ile sınırlandırılmış durumda ve kesinlikle maske takma zorunluluğu var. Bunun yanı sıra köpeği olanlar sadece köpek gezdirmek için çıkabiliyor, fakat bu da bina çevresinde yürümekle sınırlı. Evden çıkmadan önce devletin resmi internet sitesi üzerinden indirdiğiniz özel izin belgesini doldurmanız gerekiyor. Nerede oturduğunuz, kişisel detaylarınız ve ne için dışarı çıktığınızı belirten bir belge. Polis kontrolleri sıklaştığı için, eğer sokakta izin belgeniz yanınızda olmadan yakalanırsanız para cezasıyla başlayıp 3 ay hapise kadar uzanan bir yaptırımı var.. Dolayısıyla bir yürüyüşe çıkayım, yan binada oturan arkadaşımla görüşeyim bile diyemiyorsunuz ne yazık ki.
Market alışverişleri
Gidilebilecek tek yer olan süpermarketler yetkililerin de altını çizdiği gibi şu anda en tehlikeli yerler. Dolayısıyla burada kalabalığın önüne geçmek için market girişlerinde öndeki müşteriyle arada 1m bırakılarak kuyruk oluşturuluyor. İçeriye marketin boyutlarına göre 5er ya da 10ar kişilik gruplarla müşteri alınıyor. Ve aynı 1m kuralı kasaya gelindiğinde de uygulanıyor. Maske ve eldiven takmadan müşteriler içeri alınmıyor.

Ben bu güne kadar alışverişlerimi internet üzerinden yapmaya çalıştım. Birçok market, gelen yoğun taleple başa çıkamayınca evlere servis hizmetini durdurma kararı aldı. Bu sefer insanlar ulaşılabilir olan marketlere hücum edince de ya stoklar hızlı tükenmeye ya da siparişlerde aksaklıklar/eksiklikler yaşanmaya başlandı. Mesela benim son iki alışverişimde de meyve/sebze bölümünde kırmızı soğan ve sarmısak dışında başka seçenek kalmamıştı. Yakın zamanda gelen ve çoğu market tarafından uygulanmaya başlanan yeni bir kısıtlama ise evlere servislerin sadece belirli kategorilere giren müşteri grubuna yapılması. Bu üç kategori ise şu şekilde: 65 yaş üzeri, engelli ve hamile müşteriler.
Evden çalışma/ Evden öğrenim
Market, eczane, hastane, fabrika, gazete ve birkaç devlet dairesi dışında her yerin kapanması, birçok çalışanı zorunlu tatil kullanmak, ya da evden çalışmak durumunda bıraktı. Bunun yanı sıra, Italya’da tüm okullar ve birçok kurs evden öğrenime geçti. Fakat planlandığı gibi tıkırında gitmiyor ne yazık ki. Birçok okul, interaktif görüntülü ders yerine, materyalleri okulun hazırladığı site ya da aplikasyonlara ekleyip tüm çabayı karşıdan bekledi. Tabii ki de belli bir yaşın üzerindeki çocuklar kendilerini programlayıp günlük derslerini verilen doğrultuda takip edebilir. Fakat problem, bunu kendi başlarına gerçekleştiremeyecek kadar küçük yaşta olan çocuklarda başlıyor. Anne babalar evlerinde çalışmaya devam ettikleri için, okulun verdiği dersleri takip etmekte zorlanıyor.
Benim de üniversitem de dahil olmak üzere birçok üniversite tez savunmalarını ve mezuniyetleri görüntülü görüşme ile yapmaya karar verdi. Burada Mart sonunda mezun olacak çoğu arkadaşım ne yazık ki yalnız başlarına mezun olacaklar. Planlanan onca mezuniyet kutlamaları, ailelerin gelişleri, ne yazık ki hepsi iptal edilmek zorunda kaldı..
Psikolojik baskı mı? Hah!
14 gündür yaptığım en ekstrem şey apartmanın avlusuna çıkmak oldu (!). Italya’da evler genelde ortak bir avluya bakar; dört duvarla çevrili olsa da, evden bir parça uzaklaşabilmek iyi geldi açıkçası. Onun dışında da havanın 20 dereceleri bulmasından yararlanıp balkonda zaman geçirmeye başladım. (Birisi bana 15 gün önce bunları yaşayacaksın deseydi kahkahayı patladırdım ama ne yazık ki birazdan okuyacaklarınızı çok içten söylüyorum) Temiz havayı içime çekmek, gökyüzüne bakabilmek, güneşi yüzümde hissedebilmek.. Ben daha önce bunları özleyebileceğimi ya da bunlara şükredebileceğimi hiç düşünmezdim.. Ama özlüyorum ve az da olsa bunlara erişebildiğime şükrediyorum.
Şu anda Italya’daki ölü sayısı ne yazık ki Çin’i geçmiş durumda. Dün, sadece bir günde 627 kişi virüs yüzünden hayatını kaybetti ve neredeyse 6000 yeni vaka kaydedildi. Milano’ya sadece 60 km uzaklıkta bulunan Bergamo’daki ana hastane artık hasta kabul edemeyeceğini açıkladı ve kapılarını kapattı.. Durum öyle bir hale geldi ki, morglarda yer kalmadığı için ölüler askeri araçlarla yakın şehirlerdeki yakılma merkezlerine ya da mezarlıklara taşındı..

Şu anda Kuzey Italya’daki hastaneler kapasitelerini doldurmak üzere.. Her gün katlanarak artan vakalar için yeterli teçhizat yok, ve daha önceki yazımda da değindiğim gibi artık ne yazık ki doktorlar hastalar arasında seçim yapılmak zorunda kalıyor. Birçok doktor ve sağlık çalışanı da virüsü kaptığı için evlerine gidemiyor; artık 7/24 de değil, kapasitelerinin üzerinde bir performansla çalışıyorlar.
Bütün bunlar çok fazla...
Dışarıda olanları bile bile, mental sağlığı korumak için yapılabilecek en yararlı şey günü planlamak bana göre. Ben güne 08:30da başlayıp, düzenli yemek yemeye çalışıyorum. Her gün aksatmadan egzersiz yapıyorum ki, hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok artısını gördüm.. Bunun yanı sıra en büyük moral deposu görüntülü görüşmeler.. Hem ailem hem de arkadaşlarımla olabildiğince görüntülü görüşüyorum. Hatta şu anda burada birçok yeni telefon uygulaması kullanılmaya başlandı: görüntülü görüşme sırasında oyun da oynayabilme fırsatı sunuyor ki en azından hep konuşulan bu Corona’ya biraz mola veriliyor.

Durum ciddi.. Daha sadece 14 gün oldu, 4 Nisan’da bitecek olan karantinanın uzatılacağı konuşuluyor.. Milano bomboş, sessiz, üzgün.. Ne yazık ki yetkililer sayının hala daha en yükseğe ulaşmadığını söylüyor.. Pandemiğin merkezi haline gelen Avrupa’nın tamamen kapılarını kapatacağı kararı tartışılıyor.. Hiçbirimizin yarın nasıl bir habere uyanacağı belli değil. Ama neyse ki evlerinde kapalı kalan herkese, özellikle de yaşlılara moral olan, yüreklerimizi ısıtan görüntüler de çıkıyor karşımıza.. Akşam saatlerinde herkes balkonlarına çıkıyor, kimisi müziğini yapıyor, kimisi şarkı söylüyor, kimi alkışla kimi de dansla eşlik ediyor.. En azından bir umut, bir nefes oluyor herkese..

Evet huzurumuzu yitirdik ama sağlığımıza tutunalım, kendimize iyi bakalım. Sadece bizim için değil, hastalarımız ve yaşlılarımız için sıkalım dişimizi.. Belirlenen saatlerde balkonlara çıkalım; alkışımızla, tencere tavamızla, sesimizle, müziğimizle, hem kendimize, hem doktor ve sağlık çalışanlarımıza, hem büyüklerimize hem de hastalarımıza moral olalım..
Milano ve Italya’dan yeni ve umarım daha pozitif haberlerle burada olacağım.
Sağlıcakla kalın.
Hande Yazar
Hande’s Flying Carpet
NOT: Videoları izlemek isterseniz resimlere tıklayarak ulaşabilirsiniz:
Comentarios