Milano'da Hayat: Coronavirüs Günlükleri - 1
- Hande Yazar
- 13 Mar 2020
- 5 dakikada okunur
Coronavirüs ile Milano’da neler oluyor?
Karantinanın 4.gününde, her gün artarak aldığımız negatif haberler dolayısıyla sizlere buradaki duruma ayna tutmak istedim. Milano’da üçüncü yılımı doldururken başıma gelebileceği aklımın ucundan bile geçmeyecek olayın merkezinden burada neler yaşadığımızı ilk elden anlatmak niyetim. Amacım bilgi kirliliğini önlemek ve burada gerçekten neler oluyor sizlerle paylaşmak. Hatta bunun benim sorumluluğum olduğunu düşünüyorum; böylelikle olayın ciddiyetini kavrayıp kendinizi hazırlayarak Türkiye’yi Italya’da gelinen duruma sürüklenmekten korumuş olursunuz.
NOT: Bu yazı Corona virüsünü anlatan bir yazı olmayacak, onu anlatmak benim haddime değil kesinlikle, detaylı bilgiyi Dünya Sağlık Örgütü gibi resmi websitlerinden alabilirsiniz.

Her şey nasıl başladı?
Virüs Çin’de yayılmaya başladığında, ne kadar hızla olursa olsun, ben de dahil burada kimse aynı durumun bizim de başımıza gelebileceğini hayal bile etmedi. Açıkçası ilk vakanın ne zaman tespit edildiğini bile hatırlamıyorum, her şey o kadar hızlı gelişti ve bizler o kadar önemsemedik ki sonuç olarak şu anda tüm ülke karantina altında.
İlk zamanlar zaten Patience 0 (yani hastalığı İtalya’ya getiren ilk kişi) bulunamamıştı. O kişinin bulunmasının ne kadar önemli olduğunu bizler de sonradan anladık. Eğer bulunmuş olsaydı, bir an önce kendisi ve görüştüğü kişiler dahil karantinaya alınır ve bu durum belki de önlenebilirdi. Dün Patience 1’in kim olduğunu öğrendik, 38 yaşında bir erkek, eşi 8 aylık hamile. Neyse ki iyileşme gösteren vakalardan; nefes almaya yardım eden makinelerden çıkarılmış ve kendi başına nefes almaya başlamış.
Açıkçası ilk hatırladığım zamanlarda ölü sayısı çoktan 40’a ulaşmıştı ve sadece ülkenin kuzeyinde pozitif vakalar görülmüştü. Ne yazık ki Italyan hükümeti harekete geçmekte çok geç kaldı. Önce ekonominin etkilenmesinden korkuldu, sonra medyanın negatif baskısından ve en sonunda zaten çok geç kalındığı anlaşıldı. Sayı arttıkça hükümet önce ülkenin kuzeyindeki Lombardia Bölgesi’nde bulunan ve Milano’yu çevreleyen 11 beldeyi karantina altına aldı. Tüm Lombardia bölgesine maske takın, ellerinizi yıkayın, toplu taşıma kullanmayın ve dışarı çok çıkmayın uyarısı yapıldı. Ama Akdeniz insanı olanı Italyanlar, tabii ki de bu uyarıları kale almadılar ve günlük hayatlarına devam ettiler. Fakat Milano Moda Haftası’yla birlikte ulusarası uçuşların ikiye katlanması, sayının da giderek artmasına yardımcı oldu. Hatta Milano Moda Haftası’nın son günündeki show seyirci katılımına kapalı yapıldı.
Lombardia genelinde okulların tatil edilmesiyle, insanlar ikiye ayrılmaya başladı: kendini panik ile kaybedip, eczanelerden çantalar dolusu maske alanlar ve süpermarketlerden makarna ve su depolamaya koşanlar ile hiç bir şekilde aldırış etmeyenler. Hala günlük hayatlarına devam eden bizler, evet kendimi de dahil ediyorum çünkü durumun ciddiyetinin bilincinde değildim, restoranlara barlara cafelere sinemalara gitmeye devam ettik. Evet ellerimi yıkamaya özen gösterdim tabii, ama dışarıdaki hayatımı kesinlikle kısıtlamadım.

Milano’nun Moda Haftası’ndan yaralı çıkmasıyla, ekonomiyi doğrultmak ve panik havasını ortadan kaldırmak adına yetkililer #milanononsiferma (Milano durma) akımı başlattılar; bir çok hatrı sayılır restoran, hotel hatta influencer buna uydu ve ellerinden geldiğince duyurmaya çalıştı. Ama vaka sayısının önüne geçemediklerini anlayınca bombayı patlattılar..
Pardon, sızdırdılar demeliydim. 11 beldeye ek olarak tüm Lombardia bölgesinin 8 Mart Pazar günü karantinaya alınacağı kararının taslak hali bir şekilde duyuldu, yayıldı ve asıl panik hali başladı. Belgenin nasıl yayıldığı hala muallakta ama etkisi içler acısıydı. 7 Mart Cumartesi akşamı saat 9-10 civarı haber duyulduktan sonra, tabii ki daha önce böyle bir şeyi deneyimlemediğimiz için hepimiz korktuk. Fakat gördüğümüz manzara trajikomikti. Haberi duyan binlerce hatta on binlerce insan küçük valizlerini ya da sırt çantalarını alıp tren istasyonlarına koştu ve trenler o kadar doldu ki artık insanlar koridorlara taştı. Videoları görmeniz gerek, korku-gerilim filmlerinden fırlamış gibi, binlerce insan trenlere koşuyor. Bunun yanı sıra tabii arabayla çıkış yapanlar ve Pazar günü uçaklara atlayıp gidenler de cabası.. Bu durum sonunda Pazar günü yetkililerden gelen açıklama şu yöndeydi: Cumartesi akşamı kaçan herkes gittikleri yerde 14 gün karantina alınacak. Pardon da nasıl takip edeceksiniz?
Karantina neleri kapsıyor?
Pazar günü alışma günü gibi geçti, trenler ve hava alanlarına ulaşım hala vardı ve gidenler de çok oldu dolayısıyla. Ama Pazartesi günü bunun şaka olmadığı hepimizin yüzüne şlap diye tokatlandı. Müze, tiyatro, gym, club, kilise gibi kapalı alanlar tamamen kapatıldı; restoran ve barlar akşam saat 6’dan sonra kapalı; alışveriş merkezleri hafta sonları kapalı; cenaze ve düğün yasak; toplu protesto-yürüyüş-eylem yasak; açık alanda toplu buluşmalar yasak; evde 15 kişiden fazla buluşma yasak; bar-cafe-restoranlarda yanındakiyle aranda 1m bulunma zorunluluğu var; özel izin olmadan Lombardia bölgesine giriş çıkış yapmak yasak; iş yerleri çalışanlarına home-office sağlamak zorunluluğunda; süpermarketler içeriye sayıyla müşteri alıyor ve dışarıda beklerken bile arada 1m bulundurma kuralı var. Kurallara uymayanlar ya para cezasına ya da 3 aya kadar değişen hapis cezasına çarptırılıyor.
Avrupa’ya dağılanları bilemiyoruz ama Cumartesi günü buradan güney Italya’ya kaçan Italyanlar bavullarıyla birlikte virüsü de beraberlerinde götürdükleri için, pozitif vaka ülkenin her köşesinde görülmeye ve vaka sayısı hızla artmaya başladı. Ve tabii ki ardından karantinanın ikinci dalgası geldi, bu sefer taslaksız, habersiz, 9 Mart Pazartesi akşamı saat 9-10 civarı tüm ülkeyi kırmızı bölge ilan ederek İtalya tamamen karantina altına alınmış oldu. Karantina 4 Nisan’a kadar devam edecek.
Karantinanın dördüncü gününü bitimek üzereyken yeni bir dalgayla başımızı yastığa koyduk, karantinanın sıkılaştırıldığı haberi.. Şu anda tüm İtalya’da açık olan yerler sadece hastaneler, eczaneler, süper marketler, fabrikalar, gazeteler ve bazı devlet daireleri. Artık kesinlikle dışarıda maske kullanma zorunluluğu var. Ülkeyi terk etmek için polis kontrolünden geçmek gerekiyor, neden çıkış yapmak istediğiniz soruluyor ve eğer geçerli bir yanıt veremediyseniz gitmenize kesinlikle izin verilmiyor. Nasıl olsa her yer kırmızı bölge, ülke içerisinde yer değiştireyim de diyemiyorsunuz çünkü neredeyse bir sokağa çıkma yasağı uygulaması var. Kişi evden dışarı çıkmak için devletin internet sitesinde yayınladığı kişisel belgeleri (kimliğinizi, durumunuzu ve neden dışarı çıktığınızı belirten) yanında bulundurması gerkiyor. Artık parka dahi gitmek için yalnız olmak koşulu kondu. Bu ek uygulama 25 Mart’a kadar devam edecek.

Şu anda durum ne?
Üzülerek söylüyorum ki bu normal bir grip değil. Evet her gün insanlar bambaşka sebeplerden ölüyor ve evet küresel ısınma bir gerçek ama inanın bu durum ciddi. Ben de sizin şu anda olduğunuz noktadaydım ve aynı zihniyetteydim, daha geçtiğimiz haftaya kadar ben de dışarı çıktım, ben de önemsemedim ama şu anda bu yazıyı Milano’dan, dışarı adımımı atamadığım odamdan yazıyorum.
Virüsün 14 günlük kuluçka süresi var ve ne yazık ki çok hızlı bir şekilde yayılıyor. İtalya’daki son rakamlar korkutucu: son 3 günkü ölümler şu şekilde: (hepsi sadece bir gün içerisinde) 10 Mart- 168, 11 Mart- 196, 12 Mart- 189 ve totalde ne yazık ki ölü sayısı 1016’ya ulaşmış durumda.
Virüs hızlı yayılsa da iyileşme süresi haftaları buluyor. Hastalar makinelerle nefes alabildikleri için, bir bakıma bu makineler ölü sayısını belirliyor. Şu anda Corona virüsünün öldürücü oranı %3-%5 arası değişiyor ve iyileşme oranı %95-%97 arası. Bu bakıldığında iyi bir haber gibi görünse de, Italya’da hastaneler öyle bir duruma geldi ki, ölüm oranının artmasından korkuluyor. Makineler yeterli değil hatta acillerde aynı savaş zamanlarındaki gibi kimin makineye bağlanıp kimin bağlanmayacağına karar verilmeye başlandı yani kimin yaşayıp yaşamayacağına; hastaneler tamamen dolu hatta artık hastalar koridorlarda tedavi ediliyor; tüm doktorlar ve sağlık çalışanları seferberlik ilan edilmişçesine durmaksızın çalışıyorlar, hatta 20,000’e yakın emekli doktor ve sağlık çalışanı göreve geri çağırıldı.
Abartısız, ekleme olmadan, bir nevi içeriden bilgi vermek istedim size. Durum ciddi. Panik olmadan hareket etmeli, kesinlikle bilinçli olunmalı. Herkesin bas bas bağırarak söylediği gibi kişisel hijyen çok ama çok önemli. Bir süre gerekirse o çok sevdiğiniz bara gitmeyin, o restorandan yemeyin, öpüşmeye sarılmaya tokalaşmaya biraz ara verin ve biraz evinizde zaman geçirip kendinizi keşfedin. Inanın insanın kendi evinde isteğiyle kalmasıyla zorla tutulması arasında o kadar büyük bir fark var ki..
Daha karantinanın 4.günündeyiz, bu durum olmadan evimde seve seve 4 gün geçireceğimi bilsem de, içinde olduğumuz durum o kadar zor ki, bazen bir arada tutmakta zorlanıyor insan. Renksiz, tatsız, neşesiz, resmen üstüne ölü toprağı serilmiş bir şehirde eve kapalı olduğunu bilmek; aynı şehirde yaşadığın arkadaşlarını, abini göremeyecek olmak; daha 5 6 gün önce gündelik hayatına devam ettiğin, dışarıda istediğin gibi eğlendiğin gerçeğiyle kendi içinde çatışmak o kadar zor ki..
Sonuç olarak, Italya’nın ve Italyanların yaptığı hatalar yapılmamalı, önlem alınmayışın ve geç kalınmışlığın en büyük örneğinden ders alınmalı. Evet bizler belki bu virüsten etkilenmeyecek kadar kuvvetli ve genciz ama taşıyıcı olup olmadığımızı bilemeyiz, semptom gösterip göstermediğimizi bilemeyiz ve sonunda hangi hayatları etkileyeceğimizi de bilemeyiz ne yazık ki.

Iç karartmadan, sakin, bilinçli, fiziksel ve psikolojik olarak güçlü ve neşeyi eksik etmeden devam etmeliyiz.
Milano ve Italya’dan yeni ve umarım daha pozitif haberlerle burada olacağım.
Sağlıcakla kalın.
Hande Yazar
Hande's Flyıng Carpet
Comments