top of page

Hayatımın Dönüm Noktası: Erasmus!

  • Yazarın fotoğrafı: Hande Yazar
    Hande Yazar
  • 18 May 2018
  • 5 dakikada okunur

Genelde başlık yazarken abartırım, drama queen misali, o iki üç kelimede üç saatlik bol göz yaşı ve yan bakış dolu bir Türk dizisi çeker, yazımın en başına kondururum. Ama bu sefer bir ilki yaşıyorum çünkü başlık yüzde yüz gerçeği yansıtıyor.

'Ama ben buraları nasıl bırakıp giderim?'lerle başlayıp 'Nooğlur hiç bitmesiiin!'lerle biten, hayatımı hiç beklemediğim, planlamadığım bir serüvene dönüştüren bir karardı Erasmus benim için.

Gidip gitmeme aşamasında olanlara ya da 'Amaaan kim uğraşacak ya!' diyenlere söylüyorum: GİDİN! PILINIZI PIRTINIZI TOPLAYIN VE ERASMUS PROGRAMINI DENEYİMLEYİN!

O zaman Erasmusu anlamaya en baştan başlayalım; Erasmus nedir?

Erasmus bir öğrenci değişim programı olup, programa kabul olan öğrencilere ya da akademisyenlere seçtikleri Avrupa Birliği ülkelerinden birinde 1 ya da 2 dönem okuma şansı sağlar. Türkiye bir AB üyesi olmamasına rağmen yan anlaşmalar sayesinde Erasmus+ ülkelerindendir. Fakat ne yazık ki başvuran herkes kabul edilir diye bir gerçek yok. Bu, okuduğunuz okulun kapasitesine oranla aldığı AB fonuna ve anlaşmalı olduğu okullara bağlı olarak değişir. Ama niçin şansınızı denemeyesiniz kii?

E tamam da neden yapalım?

Aslında bu kısım tamamen size kalmış. Okul seçimi yaparken bu soruyu kendinize sormanız gerek: Ben bunu neden istiyorum? Size çevremden aldığım cevapları sıralayayım, belki içlerinden biri size de uyuyordur..

- Üniversitenin yoğun temposu beni çok yordu, eğitim yanında tatil de yapabileceğim bir seçenek arıyorum.

- Yüksek lisansımı yurt dışında yapmak istiyorum ama oradaki hayata dair hiçbir fikrim yok.

- Sadece bir dönem okul dahil hiçbir şeyi düşünmeden partiden partiye koşmak istiyorum.

- Daha önce tek başıma yaşamadım, kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmek istiyorum.

- Avrupayı gezmek istiyorum.

- Mmm, İtalyan, İspanyol ya da Fransız erkekleri?? :):):)

Ben neden Erasmus'a gitmeye karar verdim?

Bilenler bilir, benim abiciğim bir gezgin. Kendisi ailenin delisi ama tabi kan bağı dolayısıyla yine de severiz kendisini :)))) Abimin bana heeep söylediği bir şeydi bu aslında: Kendi etrafına kurduğun şu balonun içinden çık artık! Hayatımdan memnun olmadığım için filan da değil yalnız.. Dünyayı bambaşka gözlerle görmemi istediği için bana bu fikri aşılıyordu, bu comfort-zone dediğimiz çemberden dışarı adım atmamı istediği için.. Aslında bir süre direndim de abime.. Kendi doğrularım vardı, Bilkent bana yeterli uluslararası görüşü sağlıyordu kanımca, arkadaşlarım ve ailem hemencecik yanı başımdaydı, yahu hayatım buradaydı! E napsaydım, öylece bırakıp gitse miydim? (Tabii, drama queen tarafım durumu daha bir trajik hale getirmiyor da değildi.) Sonradan yavaş yavaş alıştığım bu fikre, bir can dostum güzel insanın da bana katılmasıyla hadi dedim başvuralım! Açık açık söylüyorum, benim için kolay değildi. Değişikliği ve belirsizliği seven bir insan değilim. Gerçekten de spontane değil planlı yaşamayı tercih ederim. O yüzden de çok zordu ama eğri oturalım doğru konuşalım, hiç bilmediğim bir maceraya çıkma fikri beni cezbetmedi de değil şimdi..

Başvuru sürecinde fark ettim ki, ilk olarak evet ben İngilizce seviyemi ilerletmek istiyorum. Bilkent kesinlikle bana çok şey kattı..Akademik makaleleri kolaylıkla yazabiliyor ve okuyabiliyorum, tane tane konuşulunca anlayabiliyorum ama gel gelelim tüm Türkiye'nin sorununa: anlıyorum da konuşamıyorum! O kadar yıllar geyiğini yapmama rağmen bu kadar doğru olacağını düşünmezdim. Farklı aksanlar, tempolar, nüanslar, inişler çıkışlar karşısında HÖNK diye kalacağımı hiç beklemezdim. Gittiğiniz ilk zamanlar size de olabilir, korkmayın, alışıp üstesinden geleceksiniz!

İkincisi, yeni insanlarla tanışma fikri.. Buradaki çevremi, alışkanlıklarımı bir dönem için de olsa bırakmak istemiyordum hiç ama bir yandan da yepyeni bir çevre edinme ve sıfırdan başlama fikri de inanılmaz cazipti benim için.. Dört ay gibi bir süreci dünyanın farklı uçlarından gelmiş insanlarla geçirmek, klişelerin gerçek olup olmadığını kendim gözlemlemek ve bambaşka hayatlarla ortak bir noktada buluşup buluşamayacağımı görmek istedim.

Ve üçüncüsü, aileden ayrı kendi ayaklarının üstünde durabilme yetisi.. Bir prenses olarak yetiştirilmedim, şımartılmadım da ama şu da bir gerçek ki her bir sorunda aileme koştum. Dolayısıyla, başkasına başvurmadan önce sorunlarımı kendim çözmek, tek başıma da bir şeyler başarabileceğimi görmek ve yemeğe konulan o 'göz kararı' tuzu tutturabilmek istedim. Bu demek değildir ki ailemin ya da arkadaşlarımın desteğini istemiyorum. Kesinlikle değil.. Gittiğinizde anlayacaksınız, onların desteği sizin dik durmanızı sağlayacak ama hasta olduğunuzda sıcak su torbasını kendiniz dolduracak, güneş yanığı olup bir sonraki sefer krem sürmeyi kendinize siz hatırlatacak ve beyazları yıkarken içine kırmızı çorap karıştırmamayı siz kendiniz başaracaksınız.

Kısacası ben yeni yerler görmek, yeni kültürlerle tanışmak ve kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmek istedim. Bir yandan eğitimime devam edip bir yandan da gezmek, ve tabii ki o efsanevi Erasmus partilerine katılmak istedim. Yaani, bu sefer de abiciğimin sözünü dinleyeyim dedim. İyiki de dinlemişim!

Gel gelelim gitmeden önce yapılacaklara!

- Kesinlikle kendinize bir liste hazırlamanız gerekiyor. Hatta bir de değil birden fazla.. İlk listeniz başvuru aşamasında size gerekli belgelerden oluşmalı. Bunu okulunuzun internet sitesinden ya da uluslararası öğrenci ofisi (vb) den edinebilir ya da kendiniz de hazırlayabilirsiniz. İkincisi, gümrükten geçerken yanınızda olması gereken evraklar listesi. Ben ne olur ne olmaz diye sırt çantamda (bavulumda değil) evrakların birer kopyalarını taşıdım, böylece gümrükte bir soru sorduklarında ya da bir sıkıntı çıkardıklarında pat diye evraklarınıza ulaşabilir ve çat diye önlerine koyabilirsiniz (Şaka şaka, iyi huylu olmaya dikkat edin :)))) ama evrakları yanınızda bulundurun!). Üçüncü listeniz ise götürülecekler listesi olmalı. Mesela benim yaptığım hatayı yapıp 40 kilo bavulla gitmeyin :) . Ama ama ben kış döneminde gittim diyerek kendimi savunmaya çalışmayacağım, kabul ediyorum bir hataydı çünkü dönem bitişi gezilerimde sıkıntı çıkardı o minicik bavulcuklar.. Küçük örnek bir liste hazırlayıp şuraya konduruyorum, ilgilenenlere duyuruluur!

+ Kıyafet (İki farklı mevsim için hazırlayın çünkü kesinlikle bir mevsim geçişi yaşayacaksınız.)

+ Ayakkabı (Aynı durum)

+ Kişisel bakım ürünleri (Eğer bu ürünler kolay bulunabilir ürünlerse yanınızda getirip kendinize yük çıkarmayın çünkü gittiğiniz yerden de tedarik edebilirsiniz)

+ Düzenli olarak kullandığınız ilaçlar veee ek ilaçlar (Hasta olabileceğiniz ihtimaline karşın yanınıza antibiyotik, ateş düşürücü, ağrı kesici almalısınız. Eğer dilerseniz ek olarak yok efendim kas gevşeticiler, vitaminler de alabilirsiniz. Ama gezici eczane gibi de gitmeyin, hava alanında durdurulabilirsiniz :) ).

+ Sırt çantası, diğer çantalar

+ Şarj aletleri (Telefon, bilgisayar, vb) ve powerbank (şiddetle önerilir)

+ Tarhana (Gülmeyin! Sonradan anlaşılıyor o tarhananın önemi! :D)

- Hava durumunu kontrol edin! Gitmeden önce hazırlıklı olmak çok önemli böylece vardığınızda şiddetli yağmurun altında parmak arası terliklerinizle tir tir titremezsiniz. Ya da benim gibi, bu 4 ay inanılmaz soğuk olacak niye t-shirt alayım ki diye düşünüp 18-20 derecelerde kazaklarınıza sarılıp nedeeğn diye ağlayabilirsiniz.

- Kalacak yerinizi kesinlikle öncesinden hazırlayın yoksa sürprizlerle karşılaşabilirsiniz! Mesela ben yurt başvurularının yapıldığı ilk gün başvurumu yaptığım için, tercih ettiğim odaya yerleşebildim ama bir çok tanıdığım okulun sağladığı yurtlar dolu olduğu için kendi çabalarıyla oda bulmaya çalıştılar.. İmkansız değil ama hiç bilmediğiniz bir yerde uğraştırabilir..

- Hava alanından yurtlara gidiş yolunuzu önceden gözden geçirip bir kağıda yazın ve yanınıza alın, böylelikle uçağınız iniş yaptığında internetiniz olmasa bile kolaylıkla yolunuzu bulabilirsiniz.

- Olumsuzluklara kendinizi hazırlayın! Uçağınız ertelenebilir, bavulunuz kaybolabilir ya da yurtlara ulaşımı sağlayacağınız aracı kaçırabilirsiniz.. Sorunlar bir şekilde çözülür, kendinizi strese sokmadan çözüm yollarına odaklanın.

- Yol boyunca aklınızda olması gereken tek şey: İnanılmaz bir maceranın sizi bekliyor oluşu!

Sağda müsait bir yerde lütfen!

İlk yazımın sonuna geldik hep birlikte. Erasmus nedir, neden yapılır, gitmeden önce nelere dikkat etmeli biraz biraz değindik. Ama bekleyin işin bir de yaşanmışlık kısmı var! Hayatımı nasıl değiştirdiği, deneyimlerim ve gözlemlerim, ders çıkardıklarım ve hiç unutmadıklarım, hangoverlarım ve hatırladıkça gülmekten kırıldıklarım var daha.. Hepsi bir sonraki yazımda sizleri bekliyor, takipte kalın!

Bir sonraki sefer için sıkı tutunun, halı kaydırmasın!

Hande's Flying Carpet

Comments


  • Twitter
  • Instagram

©2018 BY HANDE'S FLYING CARPET. PROUDLY CREATED WITH WIX.COM

bottom of page